BU SİTEDEN İSTİFADE EDİP HUSULE GELECEK SEVAPLAR ÖNCE SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZİN MÜBAREK RUH-İ TAYYİBELERİ NE BÜTÜN EVLİYA ULLAHIN RUH-U ŞERİFELERİNE,VE BİZİ TANIYAN (İSTER İYİLİĞİMİZİ DÜŞÜNSÜN,İ İSTERSE BİZİM KÖTÜLÜĞÜMÜZÜ DÜŞÜNÜP BUĞUZ ETMİŞ OLSUN KİN VE NEFRET BESLEMİŞ OLSUN,) BİZİ TANIYANLARIN TÜMÜNÜN ÖLMÜŞLERİNİN RUHLARINA İTHAF EDİLMİŞTİR.BU SİTEYE GİREN KİŞİ RIZA-İ BARİ İÇİN BİR FATİHA ÜÇ İHLASI ŞERİF OKUYUP AMACINA YÖNELİK BAĞIŞLASIN. ALLAH BU SİTEYE GİRİP OKUMAK ZAHMETİNE KATLANAN CÜMLE ÜMMETİ MUHAMMED'DEN RAZI OLUR İNŞAALLAHÜRRAHMAN
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
"Zatım şahit olduki,Benden başka hiçbir ilah yoktur. Ben tekim,hiçbir ortağım yoktur.Muhammed,kulum ve Rasulumdur. Kaderime razı gelmeyen,belama sabretmeyen,bahşişimle kanaat etmeyen, Benden başka bir rabbe tapsın. Dünya ile ilgili bir şeye üzgün olan sanki bana kızmış gibidir.Bir musibetten şikayetlenen muhakkak Beni şikayet etmiştir. Bir zenginin yanına girip,zenginliği yüzünden ona tevazu gösterenin dininin
üçte ikisi gitmiştir. Bir ölüden dolayı (üzülüp)kendi suratına tokat atan kimse,bir mızrak alıp ounla Bana savaş açmış gibidir. Bir kabrin üzerinde(üzüntüsünden dolayı feryat ederek) dal kıran kimse sanki Ka'be'min kapısını eliyle yıkmış gibidir. (Helalden mi haramdan mı) hangi türden yediğine aldırış etmeyenkimse, Allah-u Te'ala'nın kendisini cehenneme hangi kapıdan sokacağına aldırış etmemiş olur. Dini hususunda artışta olmayan kişi noksandır.Noksanda olan ise ölüm onun içindaha hayırlıdır. Bildiğiyle amel edene Allah-u Te'ala bilmediklerinin ilmini miras (gibi zahmetsizşekilde)verir. Emelini uzun tutan(uzun yaşayacağını düşünerek uzun adeli hesaplar yapanın) ameli (Allah-u Te'ala dan başka gayelerden) halis (arınmış)olmaz
KUTSİ VAAZLAR
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Adem oğlu! Ölüme yakinen inanana şaşarım nasıl sevinçli olabiliyorlar? Hesaba kesinkes inanana şaşarım,nasıl mal toplayabiliyorlar? Kabre şüphesiz olarak inanana şaşarım,nasıl gülebiliyorlar? Ahiret ikanı olana şaşarım, nasıl istirahat edebiliyorlar? Dünyanın zevaline inanana şaşarım,nasıl onunla tatmin olabiliyorlar? Diliyle alim,kalbiyle cahil olana şaşarım. Kalbi temiz olmadığı halde,suyla temizlenmeye çalışana şaşarım. Kendi ayıplarından gaflet edip,insanların ayıplarıyla uğraşana yahut Allah-u Teala'nın kendisini gördüğünü bilip de O'na isyan edene yada tek başına öleceğini,tek başına kabre gireceğini ve tek başına hesaba çekileceğini bilenin hala nasıl insanlarla ünsüye
t kurabildiğine şaşarım. benden başka hakiki hiç bir ilah yoktur,şüphesizki Muhammed Benim kulum ve Rasulumdur."
Allah-u Te'ala buyuruyor ki: Ey Adem oğlu! Kanaat etki zengin olasın.Hasedi bırak ki rahatlık bulasın. Haramdan sakın ki dinini halis kılasın. Gıybeti bırakan kişiye benim muhabetim zuhur eder.(Köşesine çekilip ibadetle meşgul olarak)insanlardan uzlet eden (uzak duran),onlar(ın şer ve zararın)dan selamet bulur. Konuşması az olanın aklı mükemmel olur.Aza razı gelen gerçekten Allah-u Te'ala'ya
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
"Ey Ademoğlu! Ey dinar ve dirhemlerin (altın ve gümüşlerin) kulları! Ben onları sizin için,onlarla benim rızkımı yiyesiniz
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Ben sizi fuzuli yere yaratmadım,boşunada halketmedim.Ben asla gafil değilim.Gerçekten Ben sizden hakkkıyla haberdarım. Benim rızam uğrunda, istemediğiniz şeylere sabretmedikçe, katimdaki mükafat-lara asla kavuşamazsınız. Bana ibadet üzere sabırlı olmanız, Bana isyan üzere ısrarcı olmanızdan sizin içindaha kolaydır. Günahı bırakmak, ateşin hararetinden kurtulmak için Bana mazeret beyan etme- nizden sizin için daha kolaydır. Dünya azabı sizin için ahiret azabından daha kolaydır. Ey Ademoğlu! Hepiniz delalettesiniz,ancak Benim hidayete erdirdiklerim müstes- na. Hepiniz kötü işler yapıcısınız, ancak Benim koruduklarım müstesna. Bana tevbe edin ki size rahmet edeyim,hiç bir sırrınızın Kendisine gizli kalmadığı Zatın karşısında birbirinizin sır perdelerini yırtmayın"
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Yaratılmışlara lanet etmeyin ki o lanet sizin üzerinize döndü-rülmesin. Ey Ademoğlu! Benim isimlerimden tek bir isimle gökler havada direksiz dos- doğru durdu. Ama Benim kitabımdan bin tane vaazla bile sizin kalpleriniz doğrulmadı. Ey insanlar! Taş suda yumuşamadığı gibi, vaazda katı kalplere tesir etmez. Ey Ademoğlu! Kendinizin Allah'ın kulları olduğuna şahitlik ediyorsunuz da son- ra O'na nasıl isyan edebiliyorsunuz? Ölüm hak olduğunu idda ediyorsunuz da hala nasıl ona karşı isteksiz kalabili-yorsunuz? Kendisi hakkında sizin hiçbir bilgi olmayan bir şeyi dillerinizle söylüyorsunuzve onu hafif sanıyorsunuz. Oysa o, Allah indinde çok büyüktür.
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey insanlar! Gerçekten size Rabbinizden büyük bir vaaz ve göğüslerdeki(yanlış fikir)lere şifa gelmiştir. Siz niçin kendinize iyilik edenden başkasına iyilik etmiyorsunuz? Size ge- lip gidenden başkasını ziyaret etmiyorsunuz? Sizinle konuşanlardan başkasıyla konuşmuyorsunuz? Sizi yedirenlerden başkasını yedirmiyorsunuz? Size ikram eden- lerden başkasına ikram etmiyorsunuz? Oysa kimsenin kimseye karşı bir üstünlüğü yoktur. Allah-u Te'ala'ya ve rasulune iman etmiş gerçek mü'minler o kimselerdir ki, kendilerine kötülük edenlere iyilik ederler, kendilerini mahrum bırakanları affederler, kendileriyle ilişkiyi kesenleri ziyaret ederler,kendilerine hainlik yapanlara emin dav- ranırlar,kendilerini terk edenlerle konuşurlar ve kendilerini alçaltanlara ikram ederler. Şüphesiz ki Ben sizden elbette hakkıyla haberdarım
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Üzerinize in'am etmiş bulunduğum(bunca) nimetimi hatırlayın (da,onları iman ve şükürle karşılayın)! Siz Benim(her konudaki emirlerimi, özellikle de son peygamberime ve kitabı- ma inanacağınıza dair) ahdimi yerine getirin ki,Bende sizin (buna karşılık güzel mük- afatlar alacağınıza dair) ahdinizi ifa edeyim. Bir de (söz bozmanızın sebebiyet vereceği azap hususunda) Benden ancak Benden korkun! Delil olmadan yolunu bulamayacağın gibi,amelsizde cennete yol yoktur. Yorulmadan mal toplanmayacağı gibi, işte böylece Benim ibadetime sabret- meden de cennete giremezsiniz. O halde nafilerle Allah'a yakınlaşmaya çalışın. Fakirlerin sizden razı olmasıyla Benim rızamı arayın. Alimlerin (sohbet) meclislerine devam ederek Benim rahmetime rağbet edin. Şüphesiz Benim rahmetim göz açıp kapayacak kadar az bir zaman bile onlardan ayrılmaz. Allah-u Te'ala buyurduki ki: Ey Musa! Ne buyuracağımı dinle. Şu kesin gerçektir ki; kim bir yoksula karşı büyüklük taslarsa kıyamet günü onu zerrecikler kadar ufak suret üzere haşrederim. Fakire tevazü göstereni ise dün- yada ve ahirette yükseltirim. Bir miskinin sır perdesini yırtmaya kalkışanı kıyamet günü sırrı açık olarak haş- rederim. Bir fakiri alçak tutan, muhakkak ki Bana harp etmiş olur. Kim Bana iman ederse dünyada ve ahirette melekler onunla musafaha eder.
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
" Nice kandil vardır ki nefsin kötü arzusunun rüzgarı söndürmüştür. Nice abid (ibadet eden) vardırki kendini beğenmek onu bozmuştur. Nice zengin vardır ki zenginlik onu ifsat etmiştir. Nice fakir vardır ki fakirlik (ve zaruret)onu (sabırsızlığa sevkederek bozmuştur. Nice sıhhatlı kimse vardır ki afiyet onu (günahlara sevkederek)ifsat etmiştir. Nice alim vardır ki ilim onu (kibir ve gurura iterek) bozmuştur. Nice cahil vardır ki cehalet onu(bir çok günaha düşürerek) ifsat et- miştir. Eğer ruku eden yaşlılar, huşu sahibi gençler, emzikli bebeler va otla- yan hayvanlar olmasaydı, elbette üzerinizdeki göğü demir,yeri kupkuru,t- oprağı da kül yapardım da size gökten bir damla indirmezdim, yerden de bir dane bitirmezdim ve elbette azabı üzerinize boşaltırcasına dökerdim."
Allah-u Te'ala .uyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Bana olan ihtiyacınız kadar Beni arayın. Ateşe tahammülünüzkadar Bana isya
Ey Ademoğlu! Dininiz,(yediklerinizden yetişen) etiniz ve kanınız düzgün olursa ameliniz,etiniz ve tanınız da düzgün olur.Dininiz bozuk olursa,ameliniz etiniz kanını- z da bozuk olur. Kendini yakıp da insanları aydınlatan mum gibi olma. Dünya sevgisini kalbinen çıkar.Çünkü Ben dünya sevgisiyle Kendi muhabbetimi bir kalbe ebediyyen toplamam. Rızık toplama hususunda kendine acı.(Çünkü ne kadar yorulursan da) şüphesiz rızık taksim edilmiştir. hırslı kişi mahrum edilmiştir,cimri zemmedilmiştir,nimet devam etmeyecektir,bir işin peşine düşerken sonuna kadar arayıcı olmak uğursuzluktur,ec- el bilinmektedir,(kiminneyi)hak (ettiği hususu) da malumdur. Allah-u Te'ala'nın (seçkin kullara öğrettiği) hikmetinin en hayırlısı huşu'(Allah-u Te'ala ile beraberlik huzuru)dur.Zenginliğin en hayırlısı kanaattir.Azığın en hayırlısı ise takvadır. Kalplere gelen şeylerin en hayırlısı yakın (şüphesiz inanç) size verilen şeylerin en hayırlısı da afiyet(ağız tadı ve musibete uğramadan yaşayabilmek)dir."
Ey iman etmiş olan kimseler! Yapmayacağınız şeyleri niye söylüyorsunuz? Nice şeyler söylüyorsunuz da, sözünüzde durmuyorsunuz. Nice şeyleri nehyediyorsunuz, ama kendiniz onlardan sakınmıyorsunuz. Nice şeyleri emrediyorsunuz ama kendiniz yapmıyorsunuz.Yiyemiyeceğiniz şeyleri yığıyorsunuz. Bir günün ardından diğer gün, bir yılın ardırdan diğer yıl,tevbeyi ne kadar gecikti- riyorsunuz. Ama sonra size mühlet (ve fırsat) verilmeyecektir. Sizin yanınızda ölümden bir güvencemi var, yoksa elinizde ateşten bir beratmı var?! Yoksa siz cennete nail olacağınızı kesinleştirdiniz mi, yahut Rahman arasında bir rah- met (vesilesi olacak akrabalık ilişkisi)mi var? Nimetler sizi şımartmış, iyilik sizi bozmuş,dünyadan uzun beklentiler sizi aldatmış. O halde sıhhat ve selameti ganimet bilin. Çünkü günleriniz bilinmektedir.Nefeslerinizde sayılıdır. Ellerinizde kalanlardan kendi nefisleriniz için yatırım yapın. Ey Ademoğlu! Şüphesiz sen ameline kavuşacaksın.Annenin karnından çıktığın günden beri her bir gün, hiç şüphesiz ki senin ömründen bir kısmını kırıp geçiriyor,böylece sen her gün kabire biraz daha yaklaşıyorsun ve nihayet ona gireceksin. Ey Ademoğlu! Sizin dünyadaki ilginç durumunuz, sineğin acayip haline benzer.Ne zam- man bir balın içine düşse (biraz daha yalayım derken) tamamen içine yapışır kalır. İşte böylece sen de,başkası için kendini ateşle yakan odun gibi olma.
Ey Ademoğlu! Sana emrettiğim gibi amel et ve seni kendisinden nehyetmiş olduğum şeylerden vazgeç ke, seni ebediyyen ölmeyecek bir diri yapayım. İşte ben ebediyyen ölmeyecek (hayata sahip olan) bir Hayy'ım. Ben bir şe- ye Var ol dediğim anda, o hemen oluverir. Senin sözün hoş, amelin ise çirkin olursa işte sen münafıkların başısın, dışın hoş ama için çirkin ise sen helak olanlardansın. Münafıklar Allah'ı aldatmaya çalışırlar.Halbuki O, onların hilelerinin karşılığını
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu Beni kime şikayet ediyorsun. (Benim gibi bir varlik bulunmadığı için Beni) Benim gibi birine şikayet ediyor değilsin. Ne zamana kadar beni unutacaksınız? Oysa Ben sizden bunu haketmedim. Ne zamana kadar Beni inkar edeceksiniz? Oysa ben kullara azıcık dahi zulm edici değilim.Ne zamana dek Benim nimetimi bile bile inkar edeceksiniz? Ne vakte kadar Benim kitabimi hafife alacaksın? Oysa Ben seni güç yetiremiyece-gin şeyle mükellef tutmadım. Daha ne zamana kadar Bana cefalı olacaksın? Ne zamana kadar Beni kasten inkar edeceksiniz? Oysa sizin için Benden başka hiç- bir Rabb bulunmammaktadır. Hastalandığınız zaman Benden başka hangi tabip şifa verecektir. Ama siz Beni şika- yet ettiniz ve Benim hükmüme kızdınız.
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Semayı üzerinize bolca Ben salıverdim, ama siz. Falan yıldız sayesinde yağmura kavuştunulduk' dediniz. Gerçekten de Beni inkar ettiniz, yıldız (gi- gi vasıtalar)a iman ettiniz. Halbuki ölçülüp biçilmiş,tartılıp sayılmış ve hesap edilip taksim edilmiş ra- metimi sizin üzerinize Ben indirdim. Sizin birinize üç günlük azık geldiği zaman (bunu beyenmeyip):Ben kötü durumdayım,halim iyi değil der. İşte bu kul Benim nimetimi bile inkar etmiştir. Malından zekatı engelleyen muhakkak ki Benim kitabımın emrini hafife al- mış demektir. Bir kul namaz vaktini bilir de, onun için vakit ayırmazsa gerçekten de o kul Benden gaflet etmiştir
güvenmiş olur. Ey Adem oğlu! Sen bildiğinle anel etmiyorsun peki ya nasıl bilmediğinin ilmini talepediyorsun? Ey Ademoğlu! Sen sanki yarın ölmeyecekmişsin gibi dünyaya çalışıyorsun,sanki ebediyyen bırakılacakmışsın gibi mal yığıyorsun. Ey dünya! Sana düşkün olanı mahrum et.Sana kanşı soğukolanın peşine düş sana (rağbetle) bakanların gözlerinde tatlı ol."erdi,ahirettede meşakkati artar. Allah-u Te'ala onun kalbine bir sıkıntı yapıştırır ki o bela ebediyyen ondan kasilmez. Ona bir meşkuluyet takar ki ebediyyen ondan feraha çıkamaz. Ona öyle bir fakirlik verir ki ebediyyen zenginliğe ulaşamaz.Öyle emeller (ve kuruntular) musallat eder ki onlar onu ebediyyen meşgul eder. Ey Ademoğlu! Sen farketmediğin halde ömrün bakımından hergün noksanlaşıyorsun Sen hamdetmediğin halde Ben sana hergün rızkını getiriyorum,ama sen ne aza kanaat nede çokla doyuyorsun. Ey Ademoğlu! Her gün mutlaka senin rızkın Benim katımdan sana geliyor.Her gece de mutlaka melekler Bana senin katından kötü bir amel getiriyor. Benim rızkımı yiyorsun, yine Bana isyan ediyorsun.Sen Bana dua ediyorsun Ben sana icabet ediyorum.
Benim hayrım sana doğru iniyor, senin şerrin de Bana ulaşıyor.Ben senin için ne güzel Mevlayım,sense benim için ne kötü kulsun. Benim sana verdiğimi hırsız gibi gizlicealıp götürüyorsun,Ben seni rüsyav edecek kötülük- lerini birbiri ardına örtmeye devam ediyorum. Ben senden utanıyorum,sense Benden utanmıyorsun.beni unutuyorsun,başkasını zikredi-yorsun. İnsanlardan korkuyorsun,Benden emin oluyorsun.Onların buğzundan korkuyorsun,Benim
gazabımdan ise emin oluyorsun.r. diye,onlarla elbiseleri-
mi giyesiniz de Beni tesbih edesiniz ve Bana takdiste bulunasınız diyeyarattım. Sonra siz Benim kitabımı alıp,arkanıza koyuyorsunuz.Altın ve güm- müşleri alıp onları başlarınızın üstüne yerleştiriyorsunuz. Kendi evlerinizi yükselttiniz,Benim evlerime değer vermediniz.Siz hayırlı kimselerde değilsiniz,(dünya esaretinden kurtulmuş)hür kullarda değilsiniz.Siz dünyannın kullarısınız.Sizin gibilerin bir araya gelmesi,dışı hoş,içi ise çirkin görünen kireçli kabirler gibidir. Böylece siz,kendinizi insanlar için düzeltiyor ve dillerinizle güzel fiil- lerinizle nefsinizi onlara sevimli gösteriyorsunuz,ama katı kalpleriniz ve pis hallerinizle (Rabbinizin rızasından) uzaklaşmaya devam ediyorsunuz. Ey Ademoğlu! Önce amelini halis kıl,sonra Benden iste.Şüphesiz Ben sana isteyenlerin talep ettiği şeylerder daha çok vereceğim.n edin.
Gecikmeli olan ecellerinize, önünüzdeki rızıklarınıza ve örtülü olan günahları-nıza bak (ıp aldan)mayın. Allah-u Te'ala'nın Zatından başka herşey yok olucudur.Hüküm (ve karar) an- cak O'na aittir. Siz de ancak O'na döndürüleceksiniz. verenim.
Böylece onlar ancak kendilerini aldatmış olurlar da bunuda farketmezler. Ey Ademoğlu! Benim azametime karşı tevazu gösteren, gündüzlerini zikrim- le tüketen ve nefsini Benden sebep isteklerinden engelleyen den başkası cennete giremez. Şüphesiz ki Ben (im ahlakım şöyledir): Ben garibi barındırıyorum. Fakire güvence veriyorum. Yetime ikram ediyorum ve ona merhametli baba gibi oluyorum.
Dullara da şefkatli ve merhametli eş gibi muamele ediyorum. İşte kim bu sıfatlara sahip olursa Ben ona icabet ederim. Benden bir şey isterse kabul ederim, Benden ne dilerse veriri.
Allah-u Ta'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! sabret ve tevazulu ol ki, seni yükselteyim. Bana şükret ki senin nimetlerini arttırayım. Benden mağfiret talep et ki seni bağışlayayım. O zaman bana dua ettiğinde sana icabet edeyim. Bana tavbe et ki, tevbeni kabul edeyim. Sadaka ver ki senin için rızkını bereketlendireyim. Sıla-i rahim (akraba ziyareti) yap ki, ömrünü uzatayım. Uzun süre sıhhat ve selamet ile kazanacağın afiyeti Benden (isterken onu)ya- nlızlıkta ara. İhlası (Benim rızama) rağbette, Allah için haramlardan sakınmayı tevbede, zen- ginliği de kanaatta ara. Ey Ademoğlu! Tok olduğun halde nasıl ibadet yapabilmeyi arzularsın? Mal sevgisiyle birlikte Allah sevgisini nasıl beklersin? Fakirlikten korkarak Allah korkusuna (ulaşmaya) nasıl tamahlanırsın? Dünya
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey insanlar! Tedbirli olmak gibi güzel bir yaşantı yoktur. Eziyeti engellemek gibi bir vera( ve tak
Ey Ademoğlu! Benim ibdadetime ayrıl ki, kalbini zenginlik doldurayım,rızkını mübarek kılayım ve ismine rahatlık kondurayım. Sakın zikrimden gafil olma, eğer gaflet edersen kalbine fakirlik bedenine yo- rgunluk ve halsizlik, gönlünede sıkıntı doldururum. Ey Ademoğlu! Benim verdiğim afiyetle güç buldun, Benim muvaffak kılmamla Benim farzlarımı eda ettin. Ban
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Ölüm senin bütün sırlarını açacak,kıyamet senin haberlerini açıklayacak, azap da senin perdelerini yırtacak. Bir günah işlediğin zaman onun küçüklüğüne bakma, kime isyan ettiğine bak. Az bir rizik ile rızıklandığın zaman onun azlığına bakma,seni rızıklandırana bak. Küçük günahı hafife alma çünkü sen, O'na hangi günahla isyan ettiğin za- man sana azap edeceğini bilemezsin. Benim mekrimden (kulumu beklemediği taraftan yakalamamdan)emin olma. Zira gerçekten Benim mekrim karanlık gecede düz taşın üstünde gezen ka- rıncanın ayak sesinden sana daha gizlidir.
Allah-u Te'ala buyuruyor ki!
Ey Ademoğlu! isyan ettin de Benim gazabımı aklına getirdinmi? Benim seni nehyettiğim şeylerden vaz geçtin mi? Sana emrettiğim gibi Farzlarımı edebildinmi? Malından fakirlere iyilik ettin mi? Sana zulmedeni affedebildin mi? Sana gelmeyene gidebildin mi? Sana hainlik adene insaflı davranabildin mi? Seni terkedenle konuşa bildin mi? Çocuğuna terbiye verebildin mi? Komşu- larını razı edebildin mi? Din ve dünya işlerini alimlere sordun mu? Şu bir gerçek ki Ben sizin ne gör- üntülerinize, nede güzellklerinize bakmam. Lakin Beni sizin kalplerinize nazar ederim ve bu güzel hasletlerle (amel ett- iğiniz zaman) sizden razı gelirim.
Ey Ademoğlu! Kendine ve bütün yarattıklarıma bir bak! Eğer kendi katında kendin- den daha değerli bir varlık bulursan, onun değerini kendine yönelt. Ama böyle değilse ve canın sence değerliyse tevbe ve salih amele (sarılmak sureti) ile nefsine değer ver., Allah'ın, senin üzerinde bulunan (islam ) nimetini ve kendisiyle alakalı olarak sizinle sağlamca sözleşmiş bulunduğu o güçlü sözünü hatırlayın ki,hani siz İşittik ve itaat ettik! demiştiniz. Nimetleri unutma ve söz bozma gibi konularda kıyamet gününden önce, cehennem- liklerin,imanla ölmeleri durumunda cennete yerleşecekleri makamlarını Müslümanlara kaptı- rmaları suretiyle Müslümanların onları aldatarak yerlerini kapmış olacakları o birbirini aldat- ma gününden önce o vukuu kesin ve hak olan kıyamet gününden önce, mikrarı ellibin sene olan bair günden önce ve hakkında: Onlar (cehenneme girdiklerinde kapıldıkları büyük dehşet ve aşırı şaşkınlık nedeniyle dilleri tutulup) konuşamayacaklar. Onlara (konuşup özür dilemeleriiçin) izinde verilmeyecek ki özür beyan edebilsinler. Allah-u Te'ala buyuruyor ki: O içinde tüm yıldırımları, gök gürültülerini ve korkun seslsri barındıran Cibril'in müthiş nara (sının zuhur edeceği kıyamet) gününden önce.o kaşlarını çatan ekşi suratlı gün- den önce Kimsenin kimse için bir şeye malik olmayacağı ve o vakit bütün işilerin Allah'a ait ola- cağı günden önce, o devamlılık gününden önce,o zelzele gününden ve şiddetli sesle (kalplere)çarpıp korku ve dehşet salacak olan Kari'a gününden önce,Kendisine dağla- rın yerlerinin bile sarsıntıya uğrayacağı bir günde,işkenceli azap gelip çatmadan,zev- al çar çabuk yaklaşmadan, o nara gününde yakalanmadan (dehşetli yüzünden) çoc- ukların kendisinde (bir anda)yaşlanacağı güne kavuşmadan Allah'tan hakkıyla sakının. O yahudi,hristiyan ve münafık kimseler gibi olmayın ki: Dinledik! demişlerdir,halbu- ki kendileri (anlayıp faydalanma niyetiyle) dinlememektedirler.
Allah'u Te'ala buyuruyor ki
Ey iman etmiş olan kimseler! Allah'ı (vakitlerinizin ekserisinde takdis tehlil ve tahmid gibi birçok övgü çeşitleriyle) çokca anarak zikredin! (Özellikle en şerefli vakitler olan) gündüz başında ve gün sonunda O'nu tasbih (ederek ve namaz kılarak tüm noksan sıfatlardan tenzih) edin! Ey imran oğlu Musa! ey beyan (ve izah) sahibi! Benim şu kelamımı işit: Gerçek hükümdar ve herşeyin karşılığını hakkıyla veren Allah ancak Benim. Benim- le senin aranda tercüman yoktur. Faizi yiyeni Rahman'ın gazabıyla ve ateşlerin katkatıyla müjdele. Ey Ademoğlu! Kalbinde bir katılık,bedeninde bir hastalık, rızkında bir noksanlık ve malında bir ek- siklik bulursan,bil ki şüphesiz sen sana lazım olmayan şeyler konuşmuşsun. Ey Ademoğlu! Dilin doğru olmadıkça dinin doğru olmaz. Rabbinden utanmadıkça da dilin doğru ol- maz. Ey Ademoğlu! Kendi ayıbını unutur da insanların ayıplarına bakarsan,gerçekten de sen şeytanı ra- zı etmiş, Rahman'ı gazaba getirmişsin demektir. Ey Ademoğlu! Dilin bir aslandır.Onu salıverirsen seni öldürür. Artık senin helakin dilini (gerekli gere- ksiz,helal-haram her şeyi konuşmaya) salı vermendedir.
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Gerçekten şeytan sizin için (eski ve) büyük bir düşmandır. Öyleyse sizde onu bir düşman edinin (de inanç ve amellerinizin hiçbirinde o- na uymayıp,hakiki dostunuz olan Allah-u Te'ala'ya itaat edin)! Kendisinde fırka fırka olarak mahşere çıkartılacağınız,Rahman'ın huzurun- da saf saf duracağınız, o (amel)defterinizi harf harf okuyacağınız, gizli ve açık tüm yaptıklarınızdan birer birer sorulacağınız günü iyi bilin. O takva sahiplerini (salih amellerinin ve kestikleri kurbanlarının bir karşılı- ğı olarak altın eyerli ve yakut semerli develerle taşınan) binekli heyetli hal- inde O Rahmanın manevi huzuruna haşredeceğimiz, o (en büyük cürüm ol- an inkar suçunu işlemiş) mücrimleri ise, suya sürülen susuz hayvanlar gibi oldukları halde cehenneme sevkedeceğimiz günü hiç unutma! Sizin için (ibadet ve isyanlarınıza karşı) müjde ve tehtit vardır.
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Yaşadığı uzun zamanda sırf Benim için oruç tutan kişiyi rengarenk rızıklarımla iftar ettireceğim. Gecesinde kaim (ibadet daim) olan için de Benim özel tecelli- lerimden bir tecelli olacaktır. Kim gözünü Benim haramlarından yumarsa onu ateşimden emin kılarım. İşte Rab ancak benim! Öyleyse Beni iyi tanıyın. Nimet veren ancak benim! O halde bana şükredin! Koruyan-kollayan ancak Benim! Artık siz de Benim di nimi muhafaza edin. Yardım eden ancak benim! Öyleyse siz de Bana (ait olan İslam'a) yardım edin. Bağışlayan ancak Benim! O halde Benden mağfiret talep edin. Hedeflenilmeyi hak eden ancak Benim! Artık Benim rızamı kastedin. Bolca veren ancak Benim! Öyleyse Benden isteyin. İbadet olunmaya layık olan ancak Benim! O halde Bana kulluk edin. Her şeyi bilen ancak Benim! Artık Benden sakınarak haraket edin.
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey ademoğlu! Allah, şüphesiz (taksim ve tayin ettiği rızıklarla eceller,kullarına emir buyurduğu hükümler ve karşılığında vaat ettiği sevaplarla azaplar dahil hiçbir hususta) kendisinden başka adaleti (icra ve) ikame etmekte olan hiçbir ilah bulunmadığı gerçeği- ne şahitlikte bulunmuştur. O'nun büyük kudretini gören melekler ve ilim sahipleri (olan peygamberler ve alimler) de (aynı şahitliği ikrar etmiştir). O hiç yenilmeyip daima galip gelen ve her işi yerli yerinde olan Aziz ve Hakim olan Zat'tan başka hiçbir ilah yoktur! Şüphesiz ki Allah nezdinde o gerçek ve makbul din ancak İslamdır. Her kim din olarak İslam'dan başkasını ararsa,sala kendisinden (bu yanlış dini de,diya- neti de) kabul edilmeyecektir. Üstelik o,( fıtratında bulunan İslam kabiliyetini işleterek sonsuz cennetleri ve nimetleri kazanma imkanına sahipken, kafirliği seçip bu istidadını iptal ederek ebedi azaplara düç- ar olacağından,) ahirette hüsrana düşenlerdendir. Allah-u Te'ala buyuruyor ki: Allah-u Te'ala güzel inanan ve amel eden her varlığı cennetle müjdelemiştir. Her kim (Rab olarak) sadece Allah'ı bilir de ona itaat ederse kur
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Azığınızı çok alın. Çünkü gerçekten o (çıkacağınız ahiret ) yolu çok uzaktır. Allah için dik duruşu tezele. Zira o (ahiret) denizi pek derindir.Amelinizi suretten ve görüntüde kalmaktan kur- tarıp hakikate erdir. Şüphesiz sırat (köprüsü) pek incedir. Ameli ihlaslı yap. Zira inceleyici olan allah-u Te'ala çok iyi görücüdür. Artık senin isteklerin cennette bulunacaktır. Rahatlığın da ahirete kalmıştır. Orada iri gözlü huriler senin yanında olacaktır. Sen Benim için ol ki, Bende senin için olayım. Dünyayı aşalıyarak ve iyi kulları sev- erek Bana (manen) yakınlaş. Gerçektende allah iyi amel işleyenlerin mükafatını zayi etmez.'' Ey Ademoğlu! Mal Benim malımdır, sende Benim kulumsun. Benim malımdan sana ait olan, ancak yiyip tüketiğin, veya sadaka verip ebedileştirdiğindir. Artık Ben ve sen üç kısım üzereyiz. Biri Bana aittir,biri de Benimle senin arandadır. Bana ait olan senin
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Hakikatı bilseydin Allah'tan başkasını asla dertlenmezdin va Allah'tan gayrinden kotkmazdın, dilinide Aallah'ın zikrnden gevşek tutmazdın. Şüphesiz ki Allah'tan gayrinin kökünü(kalpte) kazımak (dil i
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Bir çok cehennem azabına sabretmendense az bir günahtan uzak durmaya katlanman, sana daha kolaydır. Şüphesiz ki cehennem azabı (borçlusuna yapışan alacaklı gibi) günahkara yapış- ıp bırakmayan bir ceza olmuştur. Azıcık bir ibadete dayanabilmen, sonunda sana, içerisi
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Ben cehennem ateşini ancak herbir inkarcı,söz taşıyan,ana-babasına isyan eden, riyakar,malının zekatını engelleyen,zina eden,faiz yiyen,içki içen,yetime zulmeden,ücretle çalışırken mal sahibine hainlik eden,ölü ardından ağıt yakan ve kom- şularına eziyet eden kimse için yatattım. Ancak kafirlikten tevbe etmiş olan ( Rabbine ve ahir zaman peygamberine) iman et- miş bulunan, bir de (namaz oruç hac zekat gibi) salih amel işlemiş olanlar müstesna! Allah-u Te'ala buyuruyor ki: İşte sana' Onlar ki, Allah onların (tevbeleri sebebiyle silmiş olduğu) kötü işlerinin yerine (iman ve itaatlar gibi) güzel şeyler yerleştirecektir. (Artık onlar şirk yerine iman, mü'minleri öldürme
Ey Ademoğlu! Cennete hevesli olan hayırlara koşuşur.Cehennemden korkan şerden vazgeçer.Nefsini şehvetlerden engelleyen de yüksek dereceler elde eder. Ey İmran oğlu Musa! Sen abdestsiz iken başına bir bela gelecek olursa,sakın kendinden başkasını kınama. Ey Musa! Güzel amellerden yoksun olmak, en büyük ölüm ancak o olsa gerek. Ey Musa! İstişare yapmayan(önemli işlerini ehil olan kimselere danışmayan)pi- şman olur,(yapmaya kararlı olduğu işler öncesinde iki rekat manaz kılıp peşi sıra Ya Rabbi! Bu iş hayırlı ise nasip et değilse engel çıkar manasını ihtiva eden me'şur istihare duasını okuyarak) istihare yapan da pişman olmaz.
hırsıyla beraber vera (ve takvaya ulaşmayı) nasıl umarsın? Fakirleri (hoş tutma) olmaksızın Allah'ın rızasını nasıl beklersin? Cimriliğine rağmen nasıl olurda (Allah-u Te'ala'nın)rızasına ulaşma hususunda hev- eslenirsin? Dünya sevgisiyle ve övülme arzusuyla nasıl cennet beklentisi içine girersin? (Dini) ilimlerin azlığına rağmen nasıl olurda ahiret saadetini umabilirsin?va çeşidi) yoktur Edepten daha üstün bir sevgi (belirtisi) yoktur. Allah korkusu (ve huzuru kalp ile kılınan bir namaz) gibi bir namaz yoktur. Sabır gibi bir zafer yoktur. Tevfik (Allah-u Te'ala'nın kulunun işlerini rızasına uygun kılması)gibi bir saadet yoktur. Akıldan daha ziyade zinet veren hiçbir süs yoktur. Hilm (ve acele etmemek)den daha ziyade ünsüyet veren bir arkadaş yoktur. a isyan etmeye de yine benim rızkımkla kuvvet bul- dun. Dileklerini Benim dileklerimle diliyorsun. Kendin için istediklerini Benim iradem- le arzuluyorsun. Benim nimetimle kalktın, oturdun ve döndün durdun. Benim gözetimim de ak- şamladın ve sabahladın.Benim fal-u keremim içerisinde yaşadın. Benim nimetlerim içerisinde dönüp durdun e Benim afiyetimle süslenip güzelleştin. Sonra da Beni unutuyorsun da Benden gayrını zikrediyorsun.peki ya, sen niç- in Benim hakkımı ve şükrümü eda etmiyorsun.tulur.
Kim şeytanı tanır da ona karşı gelirse selamet bulur. Kim hakkı tanır da ona uyarsa güvende olur. Kim batılı tanır da ondan sakınırsa fevz-ü necat bulur. Kim şaeyanı ve dünyayı tanır da sonra o ikisini terk ederse mesut ve bahtiyar olur. Kim ahireti tanır da sonnra onu ararsa hidayete kavuşturulur. Şüphesiz ki Allah dilediğini dilediğini hidayete erdirir. Zaten siz ancak ona dön- dürülüceksiniz. Ey Ademoğlu! Allah-u Te'ala senin rızkını üstlendiyse peki ya uzun uzun bunu dertlenmen ni- ye? Verdiğinin yerinin doldurulması Allah katından olacaksa peki bu cimrilik neden? İblis Allah-u Te'ala'nın düşmanıysa peki ya ona karşı bu gaflet bu umursamaz- lık ne için? Azap ateşle olacaksa peki ya bu istirahat neyin nesi? Allah'ın mükafatı cennetse peki ya bu isyan ne sebeple? Her şey Benim kaza ve kaderimle olduğuna göre peki ya bu darlanma neden? (başınıza geleceklerin tamamı, yaratılmadan önce taktir edilmiş ve her şeyin mukadder olduğu size bildirilmiştir.) Ta ki sizden geçip gitmiş olanlara karşı üzülmeyiniz,Onun size vermiş olduğu şeylerle de (şımaracak derecede) sevinmeyiniz. Allah o her kibirli yürüyeni /kendini beyeneni /ve çokça böbürleneni /sahip ol- duğu nimetleri anlatıp şükretmeyeni/ sevmez!'' ruhundur, sana ait olan senin amelindir,Benimle senin aranda ol-
an ise; dua senden kabul Bendendir.
Ey Ademoğlu! Şüpheli şeylerden sakın ve kanaatkar ol ki Beni göresin, Bana kulluk et ki Bana varasın, sadece Beni ara ki Beni bulasın. Ey Ademoğlu! Eğer sen de cehenneme facirlik sebebiyle giren krallar gibi, isyanları sebebiyle giren Arablar gibi kıskançlık sebebiyle giren alimler gibi,hainlak sebebiyle gi- ren tacirler gibi cehalet sebebiyle giren o Allah-u Te'ala'nın kullarına zorla günah işlet- iği inancındaki cebriyye gibi,riyakarlık sebebiyle giren o yapmacık amel işleyen abidler gibi,kibir sebebiyle giren zenginler ve yalan sebebiyle giren fakirler gibi olursan, peki ya cennet isteyen nerde kaldı?'' Allah-u Te'ala buyuruyor ki: Ey Ademoğlu! Siz ğüneşin sıcağından bunaldığınız halde nasıl isyan edebiliyorsunuz? Oysa cehennemin yedi tabakası vardır. Onlarda öyle ateşler vardır ki birbirlerini yem- ektedirler. Onun her bir tabakasında yetmişbin ateş vadisi vardır. Herbir vadideyetmişbin mah- alle vardır,herbir mahallede yetmişbin ev vardır,herbie evde yetmişbin kuyu vardır. Herbir kuyuda yetmişbin ateş tabutu vardır, herbir tabutta yetmişbin cehennem ak- rebi vardır,her tabut üzerinde yetmişbin zakkum ağacı vardır. Her ağacın altında yetmişbin ateş öncüsü vardır,her öncüyle beraber deyetmişbin ateş meleği ve yetmişbin ejderhası bulunmaktadır ki her ejderhanın uzunluğu yetmişbin ateş arşınıdır. Herbir ejderhanın içerisinde kara zehirden bir derya vardır. Herbir akrebin bin kuyru- ğu vardır ki herbir kuyruğun uzunluğu yetmişbin arşındır. Herbir kuyrukta kırmızı zehirden bin ölçek bulunmaktadır.Zatıma yemin ederimki
benim dediklerim doğrudur.
Andolsun Musa (a.s) ile konuştuğumuz o Tur dağın da! (Meleklerin kendisine müracatı ve insanların okuması çok kolay olsu diye) yayılıp açılmış ince bir deri içeriside düzenli bir şekilde (kulların amelleri) yazılmış olup kıy- amet günü kimine sağından, kimine solundan verilecek olan bir kitaba da!, (Yedi kat semanın üzerinde, Ka'be'nin hizasında ve Arş'ın altında bulunan ve her gün farklı yetmişbin meleğin tavafıyla ihya edilen Beyt-i Ma'mur'a da! O yükseltilmiş tavan (olan göğe de, cennetin tavanı olan Arş)a da! Odolu denize de (büyük okyanuslara da yemin olsun ki buyruğum haktır)! Ey iman etmiş olan kimseler! Kendisinden sakınılması gerektiği şekilde (emirlerini tutup, yasaklarından kaçınarak) Allah'tan hakkıyla sakının ve siz ancak Müslüman kimseler olarak ölün! Ey Ademoğlu! Amelsiz ilmin ilginç durumu, yağmur getirmeyen şimşek ve gök gürültüsünün haline benzer. Amelsiz alimin şaşılacak hali, kirişi olmayan bir yaya benzer. Zekatsız malın ilgi çeken durumu, düz taşın üzerine tuz ekene benzer. Ahmaklara yapılan vaazın hali, hayvanlarda bulunan incilere ve cevherlere benzer. ilmi olduğu halde kalbi katı olan kişinin durumu,hiç ot bitirmeyen taşa benzer. Rağbeti olmayan adama yapılan vaazın şaşılacak hali, kabristanda çalınan zurnaya benzer (ne çalana yarar, ne de çalınana yarar). Haram maldan verilen sadakanın teaccübe şayan vaziyeti elbisesindeki pisliği idrarı- yla yıkayana benzer. Zekatsız namazın acayip hali, ruhsuz cüsseye benzer. Tevbesiz duran alimin meselesi, temelsiz binaya benzer. yoksa onlar Allah'ın (kulunu beklemediği taraftan ansızın yakalaması anlamına gelen o feci) mekrinden güzencedemi oldular. Fakat hüsrana uğrayan (o inkarcılar) toplumundan başkası Allah'ın mekrinden emin olup da kendini güvende sanmaz.'' Allah-u Te'ala buyuruyor ki: Ey Ademoğlu' Senin, dünyaya ne kadar meylin varsa, Bana karşı da kalbinde ne kadar sevgin varsa (işte Ben de sana o kadar değer veririm). Şüphesiz ki Ben, Kendi sevgimle dünya sevgisini bir kalpte ebediyen bi- rleştirmem. Ey Ademoğlu! Şüpheli şeylerden bile hakkıyla sakın, o zaman Beni tanır- sın, çokca (oruç tutarak) aç kal,o vakit Beni görürsün. Herşeyi bırakıp iba- detime ayrıl, Bana kavuşursun. Amelini riyadan arındır, Ben de sana kendi muhabbetimi bürüyeyim. Beni zikretmek için herşeyden boş kal ki bende seni , meleklerimin yanın- da anayım. Ey Ademoğlu! Kalbinde Allah'tan başka şeyler var, bir de sen Allah'tan ga- rine ümit bağlamaktasın. Ne zamana kadar Allah-u Te'ala diyeceeksin de hala Allah-u Te'ala'dan ba- şkasından korkacaksın. le kalp birbiryle irti-
batsızken yapılan) yalancıların tevbesine ısrardan uzaklaşmaya (ve Allah-u Te'- ala'ya kararlılıkta yönelmeye) bağlıdır. Ey Ademoğlu! Fakirlikten korktuğun gibi cehennemdem de korksaydın, elbette Ben seni hiç ummadığın yerden zengin ederdim. Ey Ademoğlu!Dünyaya rağbet ettiğin gibi cennete de rağbet etseydin, seni iki cihanda da mesut ederdim. Kiminiz kimini andığı gibi, hepiniz Beni ansaydınız, elbette her sabah-akşam mel- ekler size selam verirdi. Dünyayı sevdiğiniz gibi Bana ibadeti de sevseydiniz, elbette peygamberlere ikram ettiğim gibi sizede ikram ederdim. Artık kalplerinizi dünya sevgisiyle doldurmayın. Çünkü onun elden çıkması pek yakın. nde sürekli nimetler bul- unan uzunca bir rahatlık bahşedecektir. Ey Ademoğlu! Ben senin senin rızkını senden başkasına yedirmeden önce, san- a söz vermiş olduğum rızka güvenmeye devam et. Ben senden soğumadan önce sen dünyadan soğu. Hesap günü sevapların tüke- nmeden önce şüpheli şeylerden arınmaya bak. Kalbini de ahiret düşüncesiyle mamur etmeye bak. Zira senin kabireden başka yerleşim yerin yoktur.yerine. kafirleri katletme,zina yerinede if-
fet vasfına sahip olacaklardır.) Zaten Allah daima (günahları çokca bağışlayan bir)Ğafur ve (kullara son derece acıyan bir) Rahim olmuştur.(Bu yüzden bir günaha bir ceza, tevbe edene mağfiret tevbesinde sebat edene ise günahı kadar sevap vaad etmiştir) Ey kullarm! Kendi nefislerinize merhamet edin.Çünkü gerçekten bedenler zayıftır. yolculuk uzaktır, yük ağırdır,sırat incedir,hesaba çekecek olan Zat çok iyi görücüdür hakimde alemlerin Rabbidir.
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Adem oğlu! Ölüme yakinen inanana şaşarım nasıl sevinçli olabiliyorlar? Hesaba kesinkes inanana şaşarım,nasıl mal toplayabiliyorlar? Kabre şüphesiz olarak inanana şaşarım,nasıl gülebiliyorlar? Ahiret ikanı olana şaşarım, nasıl istirahat edebiliyorlar? Dünyanın zevaline inanana şaşarım,nasıl onunla tatmin olabiliyorlar? Diliyle alim,kalbiyle cahil olana şaşarım. Kalbi temiz olmadığı halde,suyla temizlenmeye çalışana şaşarım. Kendi ayıplarından gaflet edip,insanların ayıplarıyla uğraşana yahut Allah-u Teala'nın kendisini gördüğünü bilip de O'na isyan edene yada tek başına öleceğini,tek başına kabre gireceğini ve tek başına hesaba çekileceğini bilenin hala nasıl insanlarla ünsüye
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
"Zatım şahit olduki,Benden başka hiçbir ilah yoktur. Ben tekim,hiçbir ortağım yoktur.Muhammed,kulum ve Rasulumdur. Kaderime razı gelmeyen,belama sabretmeyen,bahşişimle kanaat etmeyen, Benden başka bir rabbe tapsın. Dünya ile ilgili bir şeye üzgün olan sanki bana kızmış gibidir.Bir musibetten şikayetlenen muhakkak Beni şikayet etmiştir. Bir zenginin yanına girip,zenginliği yüzünden ona tevazu gösterenin dininin
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Her kim dünyaya ait bir şeyden dolayı üzgün olursa,Allah-u Te'ala dan ancak uzaklığı artar.Dünyada ancak d
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Tevbeyi eksik edip de beklentisini uzun tutanlardan,amel etmeksizin ahiretin (sevabını) umanlardan,abidlerin sözünü konuşup,munafık işi yapanlardan olma. Böyle bir kişi kendisine verilene kanaat etmez,engellenince sabretmez,hayrı emreder ama kendisi işlemez,şerri nehyeder ama kendisi vazgeçmez,salihleri sever oysa onlardan değildir,munafıklara buğzeder,halbuki kendisi de onlardandır.Yapmayacağı şeyleri söyler emrolunmadığı şeyleri yapar,alırken tam alır,verirken tam vermez. Ey ademoğlu! Her yeni gün, toprak sana hitap etmiş olduğu sözünde mutlaka: Ey Ademoğlu! Benim sırtımda geziyorsun,sonra (öldüğünde) karnımda gizleneceksin.Benim sırtımda canının istediklerini yiyorsun,ama benim karnımda seni kurtlar yiyecek.Ey Adem- oğlu! Ben ürperti eviyim! Ben sual cevap eviyim! Ben yanlızlık eviyim! Ben karanlık eviyim! Ben yılanların ve akreplerin eviyim! (iman ve ibadetle) beni mamur et,beni harap etme.' der."
Allah-u Te'ala buyuruyor ki:
Ey Ademoğlu! Ben sizinle (yanlızlıktan) kurtulup çoğunluğa sahip olayım diye sizi yaratmadım.Yanlızlık hissine kapılıp da sizinle ünsüyet bulayım diyede yaratmadım. Aciz kaldığım bir işe karşı sizden yardım alayım diye de yaratmadım.Bir menfaat celbetmek yahut bir zararı defetmek için de yaratmadım. Ben sizi ancak Bana uzunca ibadet edesiniz,Bana çokça şükredesiniz ve sabah akşam Beni tesbih edesiniz diye halk ettim. Ey Ademoğlu! Sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz,insanlarınız ve cinleriniz,küçükle- riniz ve büyükleriniz,hürleriniz ve köleleriniz Bana ibadet üzere birleşseler,bu Benim mül- kümde bir zerre ağırlığınca artış sağlamaz. Gayret eden ancak kendi karı için sa'yetmiş olur.Şüphesiz ki Allah elbette alemler- den hiçbirine ihtiyacı olmayan bir Zat'tır. Ey Ademoğlu! sen eziyet ettiğin gibi sanada eziyet edilecektir.Sen nasıl yaparsan, sanada öyle yapılacaktı |