HAC OLAYINDAKİ SIRLAR
HAC olayının altında yatan sır gerçekten hafsalaların kolay kolay alabileceği bir şey değildir. Hac'cın bir kişi için ne kadar önemli ve değerli bir ibâdet, bir eylem olduğuna geçmeden önce bu konuda Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in üç ana noktaya işaret eden buyruklarından sözedelim:
1) Resûlulah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, diyor Hazreti Ali kerremallâhu vecheh:
"Beytullah"a ulaştıracak azık ve binek hayvanına mâlik olup da, haccetmeyen kişinin yahudi veya hıristiyan olarak ölmesinin kendisince ne önemi vardır. İşte Allah kitabında şöyle diyor:
İnsanlar üzerinde Allâh’ın hakkı yoluna gücü yetene beytullahı haccetmektir. (Ali İmran: 97-2)
2)İbn Ömer radıyallâhu anh'dan rivayet edilmiştir:
Bir adam Rasûlullah'a gelerek sordu:
Haccı farz kılan nedir Yâ Rasûlullah?..
Resûlü Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem cevap verdi:
Azık ve binektir!.. (Tırmızî)
(Yâni hacc yolculuğunu yapacağın bineğin ve yolculukta yiyeceği kadar azığın).
3) «Umre, kendisi ile öbür umre arasındaki zaman içinde işlenen günâhlara kefarettir. Haccı mebrurun cennetten başka karşılığı yoktur!» (Müslim)
4) Ebû Hüreyre radıyallâhu anhten;
Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- Her kim şu beyte gelir, kadına yaklaşmaz, fısk işlemezse, o kimse anasından doğduğu gibi döner!.. (Müslim)
5) Abdurrahman bin Yâ’mar ed Dîlî radıyAllâhu anh şöyle demiştir:
Rasûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem Arafat'ta vakfe halinde iken, ben O'nun yanında hazır bulundum. O esnada Necid Halkından bir kaç kişi O'nun yanına gelerek:
-Yâ Rasûlullah, hacc nasıldır? (Haccın hali nedir) Rasûlullah buyurdu:
-HACC ARAFATTIR!.. Kim cem gecesi sabah namazından önce gelirse Haccı tamamlar. Minâ günleri üçtür. Artık kim iki günde acele ederse onun üzerinde bir günâh yoktur. Kim de gecikir ise ona da günâh yoktur. Sonra bunun arkasından bir adam yolladı ve bu hükümleri yüksek sesle halka duyurdu. (İbni Mâce, Tırmîzi, Ebû Davud, Nesâi)
6) Abbas bin mirdâs es- selemî radıyAllâhu anh şöyle buyurmuştur:
Rasûlullah salla'llâhu aleyhi ve sellem, ümmeti için Arefe günü akşamı (Arafat'da) mağfiret duâsında bulundu. O'na şöyle cevap verildi:
-Zâlim müstesna onları bağışlarım!.. Çünki ben mazlûmun hakkını zâlimden şüphesiz alırım!..
Hz.Rasûlllah aleyhi's-selâm:
-Ey Rabbim, eğer dilersen mazlûma (hakkını) Cennet'ten verir ve zâlimi bağışlarsın?..
diye duâ etti. Fakat o akşam bu duâsı kabûl olunmadı. Sonra Rasûlü Ekrem (ertesi sabah) Müzdelife'de sabahlayınca anılan duâyı tekrarladı ve duâsı kabûl olundu.
Abbas bin Mirdâs:
Sonra Rasûlullah güldü. Bunun üzerine Ebû Bekir ve Ömer:
Babam anam sana fedâ olsun!.. Bu saatte gülmezdin!.. Seni güldüren şey nedir?.. Allah seni sevindirsin.
Rasûlü Ekrem:
-Allah düşmanı İblîs, Allah azze ve cellenin benim duamı kabûl edip ümmetimi bağışladığı bilince toprağı alıp başına dökmeye ve mahvoldum, helâk oldum diye bağırmaya başladı. Gördüğüm onun bu sabırsızlığı ve üzüntüsü beni güldürdü.
Buyurdu.
(İbni Mâce)
Evet Hac konusundaki bâzı Hadîs-i şerîfler de bunlar.
Şimdi olayın bilimsel izah yönüne geçelim.
«HAC ARAFATTIR» işareti meselesinin ana kilit noktasıdır.
Zirâ, Beytullah yani Kâbe-i Muazzama yılın her vaktinde ziyaret edilebilir ki buna «umre» denilir. Bundan elde edilen ecir, sevap çok büyüktür ancak «Hacc» gibi olmaz. Niçin?..
«HAC»da ne gibi bir sır yatmaktadır ki, Rasûlullah'ı «Gidecek binek ve azığı olup da, gitmeyen yahudi veya hırıstiyan gibi ölür» mânâsına gelen son derece ağır uyarıyı yapmak mecburiyetinde bırakmıştır.
Ev bark, araba al, çocuğunu, torunuzu büyüt, kızını gelin et, yaşlan, dünyadan elini eteğini çek de ondan sonra hacıya gidersin; şeklindeki halkın son derece cahilâne şartlanmasını yıkıp; çok büyük bir gerçeği vurgulamaya çalışıyor!..
Hacca gidecek bir bineği ve azığı temin ettiğin anda senin üzerine HAC farz olmuştur; bu yeterli imkândır; buna rağmen gitmezsen ve gitmeden ölürsen, yahûdî ya da hırıstiyan gibi ölmüş olursun anlamına gelen son derece ağır ve önemli bir uyarıda bulunuyor
KA’BE ve ARAFATIN SIRLARI
Bizim müşahedemize, Cenâb-ı Hakk'ın bizde izhar etmiş olduğu ilme göre...
İnsan bedenini saran sinir sisteminde akmakta olan bioelektrik gibi, dünyanın yüzeyi altında da akan negatif ve pozitif radyasyon akımları, kanalları mevcuttur.
Şayet sizin kurmuş olduğunuz ev yada işyeri veya çiftlik negatif radyasyon akım kanallarından birisi üzerine isabet ederse, o evde başınız hastalık ve sıkıntıdan kurtulmaz.işyerinizde daima işler ters gider. Çiftliğinizde kaza-belâ eksik olmaz, hayvanlarınız barınmaz vesaire.
Aynı şekilde şayet eviniz, işyeriniz ya da çiftliğiniz pozitif radyasyon akım kanallarından biri üzerine isabet ederse. Bu defa da eviniz son derece huzurlu olur. Dışardan çoğu zaman evinize kaçarsınız. İşyeriniz son derece verimli, bereketli olur. Çiftliğiniz, hayvanlarınız kezâ öyle.
İşte bu anlattığımız akım kanallarına batıda özellikle İngiltere'de de «ley» hatları deniliyor. Negatif olanlarına da «kara akım hatları» tâbiri kullanılıyor.
İşte dünyanın bedeni içindeki pozitif enerji hatlarının kesişip sanki bir enerji santralı gibi yayın yaptığı en önemli merkez Mekke'de bulunan Kâbe-i Muâzzama'nın altı ve bunun uzantısı içinde Arafat Dağı'nın altıdır!..
Keşif sahiplerinin keşif yoluyla gördüğü bu gerçeğe Seyyid Abdülaziz Ed Debbağ da «Elibrîz» isimli eserinde değinmiş ve Kâbe'den göğe yükselmekte olan bir «nur» sütunundan adı geçen eserinde bahsetmiştir!..
Bu noktadaki çok güçlü pozitif enerji dolayısıyla Harem-i Şerîf'teki tüm insanların beyinleri öylesine etkilenip öylesine güçlü bir faaliyet içine girmektedirler ki bunu anlatabilmemiz mümkün değildir.
Nitekim bu gerçek dolayısıyla Kâbe çevresinde kılınan namaz için Rasûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
-Kâbe'de kılınan iki rek'ât namaz dünyanın başka mescîdlerinde kılınan namazdan 100 bin defa daha sevablıdır!..
Zira burada yapılan her faaliyet yerden alınan bu pozitif enerji dolayısıyla beynin kat bekat güçlü yayın yapmasına, hem de bunun ruha o derece güçlü olarak yüklenmesine hem de dünyaya dönük bir biçimde yayınlanmasına yolaçmaktadır.
Gene bir başka hadîs-i şerîfte Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem:
-"Başka yerlerde sadece fiillerinizden mes'ûlsünüz, Kâbe'de ise düşüncelerinizden de mes'ûl olursunuz."
Buyurmuştur. Bunun da gene sebebi beynin aldığı güçlü enerji dolayısıyla düşünceleri dahi fiil düzeyindeki bir güçle ruha yüklemesindedir.
Bu arada hemen ZEMZEM SUYU'ndaki sırra işaret edelim.
Zemzem suyu Kâbe'nin altında bulunan, bir tür jeneratör gibi yayın yapan bu pozitif radyasyon kaynağından geçerek kuyuda toplanmaktadır.
Hemen hatırlayın yakın tarihteki «Çernobil nükleer santralındaki» kazâ dolayısı ile yayılan menfi radyasyonu ve bunun suları nasıl zehirlediğini. Siz bu sulardaki zehirlenmeyi asla fark edemezsiniz, ama bu sular sizi öyle bir zehirler ki hiç de anlayamazsınız!.. Ve sular yıllar yılı da radyasyonunu kaybetmez!.. Olayın önemini bilen batıdaki paniğin sebebi de budur.
İşte bunun tam zıddı bir biçimde, ZEMZEM suyu da Kâbe'nin altındaki pozitif radyasyon kaynağının içinden geçmekte ve bu suyu içenlerde sayısız faydalar oluşturmaktadır. Bunu oraya gidip de o sudan içenler, abdest alanlar fark ederler.
Gene Kâbe-i şerîf altındaki bu radyasyonun beyinlere yüklediği güç dolayısı ile, tavaf sırasında kabiliyetli beyin sahiplerinde çeşitli olağanüstü yaşamlar gerçekleşmektedir.
Peki Kâbe böylesine muazzam enerji merkezi, ya da bir diğer ifade ile «nûr menbâı»dır da; Hacc niçin Arafat'ta olmaktadır?.. Hac niçin Arafat'tır?.. Arafat'taki olay nedir?..
Kâbe-i Muazzama'nın altında bulunan son derece güçlü müsbet radyasyon kanalının bir uzantısı da Arafat tepesinin altında ikinci bir düğüm meydana getirmektedir, demiştik az evvel.
İşte Arafat tepesi ve civarında toplanan yüzbinlere, milyonlarca insan, yerden aldıkları son derece güçlü radyasyon ile beyinlerinden tek bir mânâda yayın yapmaktadırlar. «Vakfe» denen olay, insanların bu tek manâ üzere toplu «yönlendirilmiş dalga» yayınına yönelişleridir.
«ALLAHIM BİZİ AFFET!..»
Yüz binlerle, milyonlarca insan beyni; sanki laser ışını gibi, tek bir dalga boyundan yayın yapmakta ve bu dalga boyundan oluşan dev bir manyetik bulut tüm Arafat Bölgesini kaplamaktadır!..
Şimdi hemen hatırlamaya çalışın.
Üzerine herhangi bir film çekilmiş video bandını, çalışırken video cihazının üzerinde unutursanız ne olur?.. Video cihazının yaydığı manyetik alan bandın üzerindeki kaydı siler!.. İsterseniz siz buna görünmeyen eller bandı siler de diyebilirsiniz!..
Evet. İşte misâl yollu anlatmaya çalıştığım gibi.
Siz orada «ALLAHIM GEÇMİŞ GÜNAHLARIMDAN DOLAYI BENİ AFFET» dediğiniz anda hem bu tür bir dalga oluşturmuşsunuzdur. Hem de beyninizi bu mânâdaki dalgalara açmışsınızdır!.. Ve açılan bu kanaldan, o güçlü manyetik alan bir anda beyninizi etkiler ve o ana kadar ruhunuza negatif yükle beyniniz tarafından kaydedilmiş tüm yazımlar siliniverir!..
Ve siz anadan doğmuşcasına günâhsız olarak. O ana kadar ruhunuza yüklenmiş olan tüm negatif yüklerde arınmış olarak Arafat'dan dönersiniz.
Rasûlullah salla'llâhu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;
-Arafat'tan dönüp de, acaba benim günâhlarım afvoldu mu, diyen kişi en büyük günâhkârdır!..
Çünkü olay böylesine kesin bir olaydır!..
Allâh, günâhlarından arındırmayı murad ettiği kuluna nasibeder oraya gitmeyi; ve orada da böyle bir sistem içinde arınmayı bahşeder
|