VAROLMAYAN BENLİĞİN NASIL YOK OLUR?
|
|
|
Senin, vehmî senliğinden kurtulman; var ZAN ettiğin kişiliğinden çıkman nasıl olur?..
Önce senin, “benliğin” dediğimiz şey nedir?..
Ahmed’in ; daha doğrusu bu isimle işaret edilen müsemmanın, belli bir terkibi var...A isminden %23, B isminden %2, C isminden %7, D isminden %18 ve bu gibi..Böylece çeşitli mânâların terkip hükmüyle bir bedende çıkışına Ahmed demişiz..Bu terkibin başka bir târifi de, belli huylar ve tabiatlardır!...Yani Ahmed’in huyu budur, şunu yapar; Atasay’ın tabiatı budur, şöyle yer, içer, uyur gibi sıraladığımız özellikler, bu terkiplerin fiil mertebesinde ortaya çıkışıdır.
Yani huy ve tabiat dediğimiz özellikler bu terkibin mânâsının fiil mertebesinde ortaya çıkışından başka bir şey değildir.
Senin kendini, hakikatınla tanıyabilmen için, zâtının tekliği yönünden harekete geçmen gerekir...zira, sadece tekliğini bilip, mânâları kendinde bulamaman, senin ancak, hayâlini kendine TANRI seçmiş olduğunu gösterir. Bu huylarını, Allah’ın ahlâkı ile genişletmedikçe; yani sen “Allah’ın ahlâkı ile ahlâklanmadıkça”, Allah’ı tanıyamazsın!..tanıdığını iddia ediyorsan, bu tanıdığın ancak belli ölçülerle kayıtlı bir ilâh olur. Allah’ın bir yönü olur!...
Hz.Rasûlullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem ne diyor:
“Allah’ın ahlâkı ile ahlâklanınız!...”
Tevhid esasındaki görüşe göre, sendeki ahlâk, Allah’ın ahlâkı değil mi?...Evet, ama o sendeki ahlâk, senin terkibiyetin dolayısıyla oluşmuş bir ahlâk!..Yani, sınırsız ve ölçüsüz mâhiyetleri ve asliyeti itibariyle Allah’ın ahlâkı olan o husus; Ahmed ismi altında, terkip hükmüyle müşahede edildiği zaman, tamamen ölçülü, sınırlı, kayıtlı bir hâl alır ki, bu hâliyle görünüşü itibariyle, Allah’ın ahlâkı olduğu iddia edilemez artık!..
Evet, sana düşen “Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmak” olduğuna göre, bunu nasıl başarabilirsin?..
Allah’ın ahlâkı ile ahlâklanmak nedir ve nasıl olur?..
Daima “LÂFI” edilegelir...Allah zamandan ve mekândan münezzehtir, Allah’ın yeri, yurdu, maddesi, mekânı olmaz diye...Oysa genel yaşantımızda bu asla böyle değildir!..Sanki Dünyadan belli bir uzaklıkta oturmakta olup, oradan Dünyayı idare etmekte olan; kimi işlerimizi düzenleyip, kiminin de düzenlenişini bize bırakan; kah müşfik, kâh celâlli bir “İlâh-diktatör” anlayışı içinde günümüzü geçirir ve bu zannımızda yarattığımız varlığa da “Allah” adını yakıştırırız!!!...
Hüviyet kağıdında dini ne olarak yazılmış olursa olsun, bu tür bir düşünce içinde olan kişinin, gerçekte inandığı varlık, asla “Allah” olmayıp, kendi hayâlinde yaratmış olduğu bir totemdir!İlâhtır!..Tanrısıdır!..
Ya, “ALLAH” ismiyle anlatılmaya çalışılan varlık...?
Burada, mecburen öncelikle kendini nasıl tanımladığına bakacağız... Zira bizim onu tahayyül ederek bulmamız muhaldir!
“O’dur EVVEL, ÂHİR, ZÂHİR, BÂTIN”
“MİSLİ OLAN BİR ŞEY YOKTUR”
“DE Kİ, ALLAH AHAD’DIR; ALLAH SAMED’DİR; DOĞURMAMIŞ VE DOĞURULMAMIŞTIR VE DENGİ OLAN BİR ŞEY DE YOKTUR”
Sadece bu yukarıda verilmiş hükümler dahi, eğer dikkatli olarak incelenip, tefekkür edilirse, “diktatör-TANRI” tipinde bir mâbuddan sözedilmediğinden çok açık bir şekilde anlatır.
Yani, Evvel, âhir,zâhir, bâtın kelimeleriyle kastedilen hep O’dur! Yani, aynı şeydir!..Ki O’nun, bir misli, benzeri, yakını, diye bir şey de sözkonusu değildir!...Ve nihayet O, cüzlere ayrılması, bölünmesi, ya da cüzlerin birleşmesi gibi hususlar söz konusu edilmeden; TEK’tir!..Öyle bir AHAD ki, AHAD’ın varlığı dışında hiçbir şeyden söz edilemez...Hatta AHAD oluşu dolayısıyla, “şey” kelimesiyle kastedilen mânâyı dahi kabul etmez. Evet, sözü fazla derinlere daldırıp, akılları hayrete salmayalım, zira daha bize çok lâzım akıl!..
Kısaca üzerinde durduğumuz bu husus dolayısıyla, anladık kabul ediyorum ki, varlıkta “TEK” saltanatını sürmektedir!..her şey ise O’nun bir kemâlinden başka bir şey değildir...
Şimdi bu açıdan sorarsak, O’nun ahlâkıyla ahlâklanmak ne demektir; zira, O’ndan gayrı yoksa, O’nun ahlâkı dışında da bir şey sözkonusu değildir...Sendeki, RABBİNİN ahlâkıdır!..oysa, senden istenen Allah’ın Ahlâkıyla ahlâklanmandır!..
Geldik şimdi “RABBININ AHLÂKI” ile “ALLAH’IN AHLÂKI” ifadelerinin anlatmak istediği mânâ farkına..
Şimdi önce Allah hakkında, sonra da geniş şekilde rab ve Rubûbiyet konuları üzerinde duralım...İnsanın Rabbını tanıması, bilmesi arasında ne tür ilişki olduğu hususlarını inceleyelim..
|