DİN ve BİLİM

DİN ve BİLİM

 

Bir yanda asırlardan beri nesilden nesile intikal ederek gelen dini bilgiler; öte yandan, özellikle son yüzyılda yaptığı hamle ile kendisne kadar bilinenleri altüst eden yepyeni bir bilim dünyası...

Dini bilgiler, bugün, birçok çevrelerde "hurâfe" diye nitelendirilerek ele dahi alınmaz oluyor... Sebep en yenisi 1400 yıl evvelinde gelmiş ve o devrin insanına hitâbeder şekilde düzenlenmiş görünen dini kitapların ne demek istediklerinin anlaşılamaması... Birçok yerlerde kullanılmış bulunanan işaret yollu kullanılan kelime ve tâbirlerin çözülememesi; özellikle günümüzde yetişen insanların bu "kitap"dan ve de "hitâb"dan uzaklaşmasına; bu yüzden de dini bütünüyle "hurâfe" diye nitelendirilmesine sebep oluyor...

Diğer taraftan özellikle yüzyılımızda bilim, adeta ışık hızıyla bir hamle yapmış ve günümüzedek bilinenleri altüst etmiş bir aşamada görülmekte...

Albert Einstein

Evet günümüz bilimi;

Evrenin maddi yapısının tek bir cevherden - hidrojen- oluştuğunu;

Maddenin ışınım hâline dönüşmesiyle yıldız enerjisinin meydana geldiğini

Evrenin, bugün, içinde elektromanyetik dalgaların tedirgin edilmeden özel bir rol oynadığı, engin bir elektromanyetik bileşim olarak gözüktüğünü

Maddenin hıza göre değiştiğini; yüksek hızda ise, enerjiye yani madde ötesine dönüştüğünü;

Elektrodinamiğin gerçeği mekanikten çok daha öte bir şekilde gösterdiğini,

Zaman ve mekânının izâfîliğini (bağlılığını-rölativite)

Enerjinin kütlesel olduğunu,

Yalın ışık mermisi fotonun varlığını.

Ve bunların yanısıra, yakın zamana kadar düşünülmemiş veya tesbit edilmemiş bir çok şeyleri artık rahatlıkla kabul etmekte ve değerlendirmektedir...

Oysa zavallı Galile, sadece "dünya dönüyor" dediği için günlerce engizisyon mahkemelerinde ve işkence odalarında çile doldurmuştu...

'ıyla, Max Planc'ıyla, Louis De Broglie'siyle, Schrödinger'iyle, Davisson ve Germer'iyle birçok bilim adamının ortaya çıkarttığı düşünce sistemi ve bunların tatbikçileri, 21'inci asır insanının düşünce dünyasını yepyeni bir şekilde imâra başladılar...
 
ASİMYENER KİŞİSEL SİTE
 
 
Ölüm yok olu demek değildir .. Ölüm bu alemden başka ve esas ebedi aleme geçiş kapısıdır..o halde ölen dostlarımızı sevdiklerimizi ve ya onların sevdikleri ve dostlarını da unutma mamız gerekir. bilinmelidir ki ölen birisinin ruhuna dünyadan hiç bir şey lazım değildir. ancak onlar için yapılacak af ve mağfiret olunmaları için dualarımıza, ve yaptığımız işlerden alabileceğimiz sevapları bağışlamamıza ihtiyaçları vardır.ama bazılarının dediği gibi ölüm yok oluş demek tir deyip bundada ısrarcı olan lara bir sözümüz olur elbetteki.. olüm alem ve boyut değişmek ise bize bildirilen yapılacak denilen azaplar ve mükafatlarda gerçek olup o boyutun şartlarına göre oluşurlar. mesela rüya görürüz. her canlı rüya görür. rüyada elimiz kesilir mesela, acısını yaşarız. ama uyandığımızda elimizin yerinde olduğunu görürüz. rüya tamamen ruhun görmüş olduğu bir olaydır .günümüz bilim adamlarının bazıları bunun bilinç altı veya beynimizin bir oyunu olarak yorumlarlar olabilirde .ancak rüya tamamen ruhsal bir durum dur. çünki ruhun hızı fizik vücuduna göre binlerce kat fazladır. ve gene bilim adamları derlerki: saatlerce gördüğünü sandığın rüya en çok 3--5 saniyedir. çokdoğru. öyledir. çünki ruh çok hızlıdır onun saniyeler için de yaşadığı olayı fizik vucudumuz belki saatler belkide günlerce yaşacaktı. demem odur ki rüyada kesilen elin acısını hissettiğine göre. örneğin kabir azabının da acısını hissedeceksin demektir. ahiret alminde ise yaradılış daha başkadır. azaba dayanıklı yaratılır kimsenin şüpesi olmasın. meselenin özü şudurki. ölmüşlerimiz bizden hayırlı işler yapıp bir vesile ile kendilerine de pay ayırmamızı yani bir sevap bağışlamamızı beklerler.
 
 
Bugün 12 ziyaretçi (33 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol